KUR’AN VE BAĞLAM Bu kitap; kendi içinde “Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü”, “Sa’lebe Kıssası”, Ta-rihsellik ve Esbâb-ı Nüzul” adlarındaki üç kitaptan oluşmaktadır. Önce kitabın ismindeki bağlam kelimesinin içeriğini açıklamakla başlayalım. Bağlam; esbâb-ı nüzule ilişkin bilgileri etkileyen anlamlar, anlamalar, ön kabuller, yargılar ve bakış açılarının toplamı. İnsan, tarih boyunca kendisi, kainat ve hayat hakkındaki sorulara cevap aramıştır. Bugün de öyledir. Gelecekte de öyle olacaktır. İnsan bu sorulara Kur’an-ı Kerim’le cevap aramak durumun-dadır. Bu açıdan esbâb-ı nüzul, başta tefsir olmak üzere birçok ilim alanında üzerinde önemle du-rulan bir bilgi kaynağı olmuştur. Çünkü esbâb-ı nüzul K’in soyut bir düşünce biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat olduğunun delilidir. Ortaya çıkan bir takım problemler esbâb-ı nüzul’ün işlevine yeni bir yaklaşım ortaya konmasını gerektirmiştir. İşte bu kitabın bütünü içindeki birinci kitapta, “Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşım” olarak ad-landırılan usûlün takip edilmesi, ikinci kitapta “Sa’lebe Kıssası” ile yöntemin uygulamasının göste-rilmesi, üçüncü kitapta da “Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzul” başlığında Tarihsellik kavramının kültürü-müze nasıl nakledilebileceği ve nasıl kullanılabileceği üzerinde durmaktadır.
12912776-Mücella Tekin BİRİNCİ KİTAP KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBÂB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’an-ı Kerim’in nüzul ortamınının asli bir unsurudur. Çünkü Kur’an-ı Ke-rim’in anlaşılmasında gerekli bir bilgi olarak değerlendirilmiştir. Esbâb-ı nüzul hakkındaki tek kaynak da sahabedir. Ancak ayetin sebebi nüzulü işte bu hadisedir demeden önce ciddi bir araştırma şarttır. Araştırmanın amacı, Kur’an-ı Kerim ilimlerinin ve esbâb-ı nüzul kavramlarının tanımlanması ve düşülebilecek yanlışları dikkat çekmek, vahyin kesilmiş olmasına rağmen Kur’an’ın mesajının sür-mesinden hareketle daha büyük bir terakkinin de kaynağı olma potansiyelini sürdürmesiyle esbâb-ı nüzul’ün günümüze nasıl taşınabileceğidir. Konuyu Kur’an’ın anlaşılmasıyla sınırlayıp yorumlayıcı olmayı, sadece bilgi verici olarak kal-mamayı usul olarak edinmektedir Kitap. Bu husustaki diğer kitaplardan farkı esbâb-ı nüzul ilmine, vakıasını tespit, onu tenkit, ve yeni yaklaşım ilkeleri ortaya koymak olmuştur. İşin aslı tekrarları bırakıp bir çözüm üretmek. Vakıanın tesbitini yaptıktan sonra onu eleştirmek daha iyi anlaşılmasını, tahlil edilmesini sağla-yacak bir gereklilikti. Bunun neticesi de yeni bir yaklaşım ortaya konmasını getirmiştir. Bu çalışma önceki kaynakların tekrarı olmayan yeni bir yöntem ortaya koymuştur. Ayrıca bir-çok kavram ve terim yeniden biçimlenmiştir.
Yapılacak olan şudur: Genel bir başlangıç olarak söylersek; esbâb-ı nüzul’e ihtiyaç duyulan noktalar (ayetler) tespit edilmeli ve bu çalışmayı destekleyeceği için nüzul ortamının sosyal, fikri, iktisadi, siyasi şartları bilinmelidir. A) Esbâb-ı nüzul rivayetlerinin yeniden değerlendirilmesi gerekir; 1) esbâb-ı nüzul’e olan ihtiyacın sınırlarını belirleyen ilkeler konmalı a) genel ilkeler kapsamında söylersek bütün esbâb-ı nüzul rivayetlerini ihata etmek mümkün olmadığına göre, Kur’an’ı bir bütün içinde zahirinden anlamaya çalışmak b) özel ilkeler ki asıl belirleyici olanlardır. Birinci ilke olarak sebeb-i nüzulü bilmenin muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini) bilme zarureti. İkinci olarak, sebeb-i nüzulü bilmemenin zahir nassları mücmel nassa dönüştürme şüphesinin bulunması. Üçüncü ilke ki bu ikisini kapsayarak dinleyici-nin/okuyucunun manayı yakalamak için bir bekleyiş içinde olması durumu. 2) esbâb-ı nüzul rivayetlerinin hadis usûlü açısından tenkidi yapılmalı, esbâb-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken hadis metodolojisinden yararlanılarak yapılacak tenkit senet-metin bütünlüğü içinde ele alınmalıdır. 3) Rivayetler tasnif edilmeli. esbâb-ı nüzul rivayetleri ve tefsir için esbâb-ı nüzul rivayetleri şek-linde olmalıdır. esbâb-ı nüzul rivayetleri sahabenin re’y ve ictihadını içermez, metin ve senet bakı-mından müsned-merfudur, sebep ifade etmede nass olan sıygaları vardır. Tefsir için esbâb-ı nüzul rivayetleri ise Hz. Peygamber’in sahabe ve tabiîunun, müfessirlerin yaptıkları nüzul değerlendirme-leridir. Bunlar sebep ifade etmede nass olan rivayet kesinliğinde anlama alındıklarından bazı prob-lemler ortaya çıkmıştır. Bu iki rivayet çeşidinden birinin seçilmesi değil, ikisinin de ayrı ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Hatırlanması gerekenin de aslolanın metin (lafız) olduğudur. B) Kur’an-ı Kerim’in bütünlüğünün dikkate alınması gerekir. Bütün olarak Kur’an-ı Kerim kav-ramını oluştururuz ve bu Kur’ani cümleler ile oluşan bütünlük, tarihi bütünlük, siyak-sibak bütünlüğü, Kur’ani cümleler ve sureler arasındaki bütünlük, surelerin dahili bütünlüğü, teşriî bütünlük kav-ramlarını içine alır. Yani Kur’an’ı salt parçalarının toplamına indirgemek yerine, birleşik bir bütün, topyekün bir gestalt olarak kavranmalıdır, demektir. Kur’an’ın indirilişine dikkat edilirse, parça parça nazil olmasına rağmen bu iniş sırasına göre tertibi yapılmadı, nüzul bakımından önce olan tertip sırasında geriye kalabildi, Mekki surelerde Medeni ayetler, Medeni surelerde Mekki ayetler buluna-bildi, bunların hepsi bütün olarak Kur’an’ın tahakkukundan başka bir şey değildir. C) Siyak-sibak göz önünde bulundurulmalıdır. Günümüz Türkçesinde bağlam-kontekst sözcük-leri kullanılmaktadır. Bir metni değerlendirirken dilin insan üzerindeki etkisi, ifade şekli, tarzı, sözün gelişi, başı ve sonu ile uygunluğu, tutarlılığı, sözlerin uygun bir biçimde birbirini takip etmesi olarak görülür. İnsan bunlara yaratılıştan gelen bir yetenekle dikkat eder. D) Esbâb-ı nüzul ve Tarihîlik kavramı üzerinde mutlaka durulmalıdır. Çünkü Kur’an, tarih ve ta-rihîliği geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak görmektedir. Hz. Âdem’le başlayan insanın varlığının hep aynı fenomenler çevresinde olduğunu görmekteyiz. İşte nüzul ortamı insanı, kendi hareketleri arasında bir seçme yapmayı sağlamak için Kur’ani değer duygusuna yöneldi. Kur’an’ın ilk muhatabı olan insanların yapıp ettikleri esbâb-ı nüzul olabilmektedir. Ve bu yapıp etmeler tarihteki yerlerini alırlar. Kaybolup gitmezler. Bugünden düne, dünden yarına bir bağ kurarlar. Bütün bu yapıp etmeler insanın dışındaki faktörler tarafından da yönetilirler. İşte esbâb-ı nüzul mekan-zaman içindeki vuku bulması, sahih rivayetle bize ulaşmış olması sebebiyle tarihidir. Nüzul ortamında cereyan eden hadiselerin karşılığı olarak tarihi olanın varlık biçimidir. esbâb-ı nüzul, tarihi koşulluk ifade etmez. Tefsir için esbâb-ı nüzul ise düşünülmüş tarih olarak değerlendirilebilir.
AYSUN ÖZSUNAR / YÜKSEK LİSANS KUR’AN VE BAĞLAM KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ
• İnsanoğlu varolduğundan beri kendisi, yaşamı ve içinde bulunduğu evren hakkında hep sorular sorarak kendini gerçekleştirme sürecine girmiş ve bu sorulara cevaplar aramıştır. İşte bu evrede Yüce Allah peygamber vasıtasıyla ve vahiy yoluyla tebliğler indirerek bu sorulara cevap vermiştir. Kur’an-Kerim bu bağlamda etkinliğini kıyamete kadar sürdürecek en son vahiydir . Bu bağlamda da insan sorularına ve problemlerine Kur’an çerçevesinde çözüm aramak durumundadır. • Kur’an-ı Kerimi anlamak noktasında Esbab-ı Nuzul ilmi önemli bir bilgi kaynağıdır. Bu ilim, Kur’an-ı Kerimi pasif bir düşünce metni biçimi olmaktan çıkarıp, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak etkin bir gerçekliğe ve insanlığa yol gösterecek hidayet rehberine dönüştürmüştür. • Esabab-ı Nuzul bilgisi, Kur’an-ı Kerim’in nuzul ortamının temel unsurudur.Sahabe nuzul ortamında bizzat yaşamış, o ortamın olaylarının içinde bulunmuş ve olayların meydana geliş sebeblerine yani Kur’an-ı Kerim tarihine bizzat tanıklık etmiş ve kendinden sonraki nesillere aktarılmasına büyük çabalar göstermişlerdir.Sahabe, tabiun ve tebe-i tabiin olan müfessirler Kur’an-ı özellikle esbab-ı nuzul ile tefsir etmişler.Başlangıçta tefsir ilmini esbabı nuzulu bilmek ile eş tutmuş ‘Tefsir ilmi esbab-ı nuzulu bilmekten ibarettir’ denilmiştir. •Nübüvvet döneminde, sahabeler nuzulu bizzat yaşadıklarından, peygamber veya peygamber eğitiminden geçen ilk muallimler hayatta olduğundan, lisan selikası denilen düzgün konuşma alışkanlıklarını koruduklarından gelen mesajı rahatlıkla anlayabilmekte veya anlamadığı durumlarda direkt ilk kaynaklara sorarak öğrendiklerinden ilk dönemde Kur’an-ı Kerim karıştırılabilir endişesiyle telif hareketine sıcak bakmamışlardır. •Nübüvvet döneminde sahabe Kuran-ı Kerim’i ilim ve amel yönleri ile birlikte öğrenme ve yaşama ilkesi üzerinde durmuş, esbab-ı nuzul bilgisi sahabeye, müşahade ettikleri ortamda insani etki-tepkilerin sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümleri sebeblere bağlama yeteneğini ve salahiyetini kazandırmıştır. Yani Kur’an ilmini onu hayata tatbik etme usulu ile birlikte öğrenmişlerdir. Bu yüzden Kur’an-ı anlamayı bu bilgiye sahip olmakla eşdeğer görmüşlerdir. Buna karşılık sahabe her ayetin nuzul sebebini bilme ve tefsir edebilme gibi bir iddalarıda olmamıştır. Kendilerine bu konuda yöneltilen sorulara ‘bilmiyorum ‘diye cevap vermeleri bunu ifade eder.
AYSUN ÖZSUNAR / YÜKSEK LİSANS KUR’AN VE BAĞLAM KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ 2
•Esbab-ı Nuzul ilmi nakli ilimleridir.Okuma yazma bilen sahabelerin sayısı çok olmadığından öğretim ‘talim’ yoluyla sözlü olarak aktarılmıştır. Esbab-ı nuzul rivayetlerinde sahabe nakli ve tabiun nakli öne çıkar.Sahabe nakli merfudur.Sened ve metin sahihdir.Tabiun nakli ise mürsel olup aranan şartlar; senedin ve metnin sahih olması,rivayeti destekleyen bir başka tabii rivayeti, ravinin tefsir imamlarından olması (Mücahid,İkrime,Said b.Cübeyir gibi),ve ilmi doğrudan bilginin sahibinden almış olması sayılır.
• Hadis mecmualarında, tefsir ve tarih kitaplarında geçen rivayet cümlesi kalıbı ile sebebi nuzulun kavramı arasında bir bağ vardır ve bu önemlidir. Bu kavrama girmeyen rivayetler sebebi nuzul rivayeti sayılmaz. Rivayet sigaları; sebeb ifade etmede nass olan rivayetler, sebeb ifade etmede nass olmayan rivayetler olmak üzere iki başlık altında incelenir. • Esbab-ı nuzul rivayetlerinde ihtilaflar edilmiştir. Bazıları her ayete bir sebeb arama çabasına girişmiş,bunun sonucunda da mezhep hareketleri,israliyat,uydurma rivayetler esbab-ı nuzule dahil edilmiştir.Böylece bu haberlerle uğraşanlar Kur’an’ın hedefine ulaşamadan tutarsız,dayanaksız,değersiz şeylerle uğraşıp zaman kaybı ve bilgi kirliliğine yol açmışlardır. • Esbab-ı Nuzul rivayetleri çeşitli açılardan tasnife tutulmuştur. Bunlar, esbab-ı nuzul rivayetlerini ‘vurudu itibariyle’tasnif etmek, hadis usulu kriterleri uygulanarak yapılan tasnif,Şeyh Veliyullah Dihlevi’nin tasnifi,Tahir b.Aşur’un senedi sahih olan esbab-ı nuzul rivayetlerinin beş kısma ayrılması,rivayetlerin nevileri açısından tasnifi, esbab-ı nuzul rivayetleri sayılır. • Esbab-ı Nuzul ilmininde kendine has problemleri vardır. Rivayetlerin tasnif edilirken söz konusu olan taaddüt ve taahhüt meselesi,nuzule sebeb olan hadise dolayısıyla inen ayetin bu hadiseye hasmı olduğu,yoksa umumu olacağı konusu en önemli problemlerindendir. • Esbab-ı nuzul ilmi hikmet-i teşriiye, tenasüb-insicam ve mübhematu’l Kur’an ilmi gibi disiplenlerle iç içedir.Hikmet-i teşriiye ilmine teşri felsefesi de denir.Hükümlerin teşri buyrulmasında etken olan hikmetin sebeplerini, hakikatını arayan bir ilimdir.Yani bir mesele hakkındaki şer’i hüküm ile amaçlanan maddi ve manevi fayda kamu yararı (maslahatı), sosyal menfaatler o hükmün şeri hikmetleridir.Tenasüb ve insicam ilmi Kur’an-ı Kerim’in cüzlerinin (parçalarının) tertibindeki illetleri bildiren bir ilimdir.Mübhematu’l Kur’an ilmi ise Kur’an Kerim’de anlaşılması açık ve belirli olmayan bazı kelimeleri açıklamayı konu edinen ilimdir. • SONUÇ OLARAK; Kur’an-ı Kerimi anlama çabasında esbab-ı nuzul rolu çok önemlidir.Kur’an-ı Kerim’in indiği ortamı tanıyıp, o döneme tarihi açıdan bakıp yorumlayarak Kur’an-ı Kerim’in yüce değerlerini günümüze taşıyarak ,geleceğede ışık tutarak insanlığa önemli katkılar sağlayabiliriz.
TEFSİR RİVAYETLERİNE GÖRE NÜZUL ORTAMI 2 12912778 RUKİYE ÖZTÜRK
Birinci Kitap • Emin el Huli’ nin de dediği gibi ‘ Ayetin sebebi nüzulü işte bu hadisedir ’ demeden önce ciddi bir araştırma yapmanın şarttır ve hükmü vermeden önce epeyce düşünmek gerekir. Yani esbab-ı nüzul hakkında akla göre tasarım yapmak doğru değildir. • Bu alanda çalışmak için esbab-ı nüzul ilmine vakanın tespit ve tenkitine yönelmek şarttır. • Kur’an ilimlerinin doğuşuna sebep olarak hem Hz. Muhammed döneminde hem de ashab döneminde Kur’an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır. Çünkü kendileri bizzat ilk muallimden mesajı alabiliyorlardı ancak sonraki yıllarda ise Kur’an-ı Kerim’in üzerinde düşünülmesi, anlaşılması ve açıklanması gerekliliğinin ortaya çıkması diyebiliriz. • Bu alanda Taberi, Lahmi, Zerkeşi, Ali b. İsa er- Rumani, Satıbi temel alınabilecek değerli âlimlerdir. • Esbab-ı Nüzul ilminin tanımıyla ilgili âlimlerin tanımlarından yola çıkarak anladığım ise şöyledir: İnen ayetler vahyin geldiği zamanla, mekânla, kişilerle, yaşam şartlarıyla hatta kültürle bile iletişim halindedir. Bu durum Kafiyeci’ nin de dediği gibi Nüzul’ün sebebi Kur’an’ın iniş sebebidir, anlamına gelir. • Nüzul sebebi yalnızca işitme veya görme yoluyla idrak edilmiş sahabiden gelen rivayetlerdir. Hatta bu rivayetler Hz. Peygamber’den gibi sayılır ve hükmen yülseltilmiştir. • Esbab-ı Nüzul açıklamaları net olarak yapılsa da okuya kişinin karışıklık yaşaması muhtemeldir. Bu nedenle rivayetlerin tasnif edilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Rivayetlerin bir kısmı sebebe binaen ve bir kısmı da bir sebebe mebni olmaksızın olmak üzere ikiye ayılmıştır. • Eğer bir ayet için çeşitli sebepler öne sürülürse hadis usulü kriterlerine göre tercih yapılır. Şah Veliyyullah Dihlevi ve Tahir b. Aşur’un tasnifleri bu bağlamda kabül görmüştür. İhtilaflar ise olumsuz sonuçlar doğurmuştur. • Esbab-ı Nüzul’de taaddüt meselesinin ortaya çıkış sebebi: Bazı olaylarla ilgili iki sahih rivayet arasında tercih için neden bulunamamasıdır. İşte bu gibi durumlarda yani birçok nüzul sebebi dolayısıyla bir ayet nüzul olmuş ise ‘ sebebin taaddütü ’ denmektedir. Burada önemli olan ise sebep ile hadiselerinin zaman bakından yakın olması gerektiğidir. Ayrıca bir sebep için iki ayetin nazil olması da mümkündür. • Hükmün veya nüzulün taahhürü de yine mümkündür. Zerkeşi ve Suyuti bu meseleden bahseder. Bergavi ve İbn’l Hasar da bu görüşe delil ayet nakletmişlerdir. • Yalnızca esbab-ı nüzul rivayetleri Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında bir araç olarak kabül edilmelidir. Nüzule sebep olan soru ve hadiseyi bir tasnif vasıtası olarak almak sorun çıkarabilir. • Müslümanlıkla ilgili birçok şer’i hükmün hikmetlerini araştırmak ve bu alanda görüşler ileriye sürmek caizdir. Bundan yola çıkılarak esbab-ı nüzulle ilgili ilimler oluşturulmuştur.
• ‘ al- Hadisül Musned konusu esbab-ı nüzul açısından ele alındığında çoğu konunun açıklanmaya muhtaç kalması, ayetlerin iniş sebebinin tayini durumunun sonradan sorunlar ortaya çıkarması, senetsiz rivayetler, rivayetlerin tasnifinde usule riayet etmeme, rivayet kalıplarında hassasiyetin minimum seviyeye indirilmesi esbab-ı nüzulü Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında ışık tutması gerekirken yarım bırakmıştır. • Bunlara ek olarak ayetlerin umumi mi yoksa hususi mi olduğu konusundaki ayrılıklar, hatalar, taaddüt ve taahhürdeki görüş ayrılıkları perçinlemiştir. Belki de tarih biliminden yararlanma daha üst düzeyde tutulabilseydi ihtilaflar azalırdı. • Öte yandan her insan Kur’an’ı ancak anlayış kabiliyetinin ve zihin çerçevesinin izin verdiği ölçüde anlayabilir. Tamamıyla anlayabilmek ise Sehl b. Abdullah’ın da dediği gibi imkânsızdır. • Rivayetler nakledilirken şahsa aşırı vurgu yapmak, kritiğe ve tasnife tabi tutmamak Kur’an ayetlerindeki hakikatleri yakalama imkânına engel teşkil eder. İlerleyen süreçte ise mezhep hareketlerinde bu durum mezhebi fikirleri Kur’an-ı Kerim’ e uygulamaya kadar uzanabilir.
( Üçüncü Bölüm)
• Kur’an’ı anlamak için nüzul dönemi insanların yaşamlarındaki tüm koşulları bilmek, bunları bilmek içinse sebeb-i nüzul rivayetlerini doğru anlamak, algılamak gerekir. • Esbab-ı Nüzul’un sınırlarını çizerken öncelikle nüzul dönemi rivayetlerindeki sebeplerin tamamını kavrayıp zihne doldurmamız imkânsızdır ancak Kur’an-ı Kerim’i anlamanın da esbab-ı nüzulsüz olamayacağını kabül etmek gerekir. Bu durum kitabımızda verilen örneklerle ( 191- 196 ) ispatlıdır. • Farklı müfessirler yukarıda belirtilen yöntemleri kullanıp, değişik sebeb-i nüzullerle tefsir edebilirler. Bu insanın fıtratından gelen özelliği kullanması sonucu oluşur. Kur’an da zaten una imkân verir. • Kur’an’ı anlamaya çalışırken ona ait tüm parçaları ( sure, tarihi, anlatım biçimi ) bir arada almak gerekir. Ayrı ayrı değerlendirme çabaları yanlış yollara sevk edebilir. • Kur’an-ı Kerim’de tüm yaratılanlar arasında en büyük önem insandadır ve esas olarak onun kurtuluşu ile ilgilenilmektedir. • Örneklerden anlaşıldığına göre ( 209–210 ) Kur’an parça halinde indirilmeden ve sebebi nüzulün oluşumundan önce parçaların yerleri planlıydı. Zaten incelendiğinde parça parça nazil olan her bir ayetin önce veya sonra bir çerçeveye yerleştirildiğini görmek mümkündür. • Ayetlerin anlatım biçimini ve tarihsel durumunu dikkate almak da iniş sebebini anlam da yararlı ve gereklidir. • Tarihsellik kavramı olanın biçimi, zamanla bağı, dönemsel koşullarla bağı yönleriyle bu işe dâhil edilebilir. Ancak kavramın yoğun ve bulanık anlamlarına bir de Türkçe’deki sapmaları ekleyecek olursak mesele içinden çıkılmaz bir vaziyet alabilir. Bu nedenle ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır.
• Sonuç olarak;
► Tüm Kur’an ilimlerinin ortak amacı : ‘ Kur’an’ı doğru anlamak, algılamak ve açıklamaktır. ’ ►Esbab-ı Nüzul eserleri Kur’an anlamadaki faydalarına ek olarak nüzul çağının sosyal, iktisadi ve siyasi yapısının yazılı kaydıdır. ►Esbab-ı Nüzul ancak sahih nakil ile idrak edilebilir. ►Rivayetlerin yararının aksine karmaşaya sebep olmaması için tasnifi şarttır. ►Her ayette nüzul sebebi arama çabası, tek bir sebebe bağlı kalma ya da nüzuldeki olaya takılıp kalma yorum zenginliğinin önünde engel oluşturur. ►Esbab-ı Nüzul Kur’an-ı Kerim’in sadece bir düşünce biçimi değil gerçek hayatta rehber olduğunun ispatıdır.
9 yorum:
12912776-Mücella Tekin
KUR’AN VE BAĞLAM
Bu kitap; kendi içinde “Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbâb-ı Nüzul’ün Rolü”, “Sa’lebe Kıssası”, Ta-rihsellik ve Esbâb-ı Nüzul” adlarındaki üç kitaptan oluşmaktadır.
Önce kitabın ismindeki bağlam kelimesinin içeriğini açıklamakla başlayalım. Bağlam; esbâb-ı nüzule ilişkin bilgileri etkileyen anlamlar, anlamalar, ön kabuller, yargılar ve bakış açılarının toplamı.
İnsan, tarih boyunca kendisi, kainat ve hayat hakkındaki sorulara cevap aramıştır. Bugün de öyledir. Gelecekte de öyle olacaktır. İnsan bu sorulara Kur’an-ı Kerim’le cevap aramak durumun-dadır. Bu açıdan esbâb-ı nüzul, başta tefsir olmak üzere birçok ilim alanında üzerinde önemle du-rulan bir bilgi kaynağı olmuştur. Çünkü esbâb-ı nüzul K’in soyut bir düşünce biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat olduğunun delilidir.
Ortaya çıkan bir takım problemler esbâb-ı nüzul’ün işlevine yeni bir yaklaşım ortaya konmasını gerektirmiştir.
İşte bu kitabın bütünü içindeki birinci kitapta, “Esbâb-ı Nüzul’e Yeni Bir Yaklaşım” olarak ad-landırılan usûlün takip edilmesi, ikinci kitapta “Sa’lebe Kıssası” ile yöntemin uygulamasının göste-rilmesi, üçüncü kitapta da “Tarihsellik ve Esbâb-ı Nüzul” başlığında Tarihsellik kavramının kültürü-müze nasıl nakledilebileceği ve nasıl kullanılabileceği üzerinde durmaktadır.
12912776-Mücella Tekin
BİRİNCİ KİTAP
KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBÂB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ
Esbâb-ı nüzul bilgisi, Kur’an-ı Kerim’in nüzul ortamınının asli bir unsurudur. Çünkü Kur’an-ı Ke-rim’in anlaşılmasında gerekli bir bilgi olarak değerlendirilmiştir.
Esbâb-ı nüzul hakkındaki tek kaynak da sahabedir.
Ancak ayetin sebebi nüzulü işte bu hadisedir demeden önce ciddi bir araştırma şarttır.
Araştırmanın amacı, Kur’an-ı Kerim ilimlerinin ve esbâb-ı nüzul kavramlarının tanımlanması ve düşülebilecek yanlışları dikkat çekmek, vahyin kesilmiş olmasına rağmen Kur’an’ın mesajının sür-mesinden hareketle daha büyük bir terakkinin de kaynağı olma potansiyelini sürdürmesiyle esbâb-ı nüzul’ün günümüze nasıl taşınabileceğidir.
Konuyu Kur’an’ın anlaşılmasıyla sınırlayıp yorumlayıcı olmayı, sadece bilgi verici olarak kal-mamayı usul olarak edinmektedir Kitap.
Bu husustaki diğer kitaplardan farkı esbâb-ı nüzul ilmine, vakıasını tespit, onu tenkit, ve yeni yaklaşım ilkeleri ortaya koymak olmuştur. İşin aslı tekrarları bırakıp bir çözüm üretmek.
Vakıanın tesbitini yaptıktan sonra onu eleştirmek daha iyi anlaşılmasını, tahlil edilmesini sağla-yacak bir gereklilikti. Bunun neticesi de yeni bir yaklaşım ortaya konmasını getirmiştir.
Bu çalışma önceki kaynakların tekrarı olmayan yeni bir yöntem ortaya koymuştur. Ayrıca bir-çok kavram ve terim yeniden biçimlenmiştir.
12912776-Mücella Tekin
Yapılacak olan şudur:
Genel bir başlangıç olarak söylersek; esbâb-ı nüzul’e ihtiyaç duyulan noktalar (ayetler) tespit edilmeli ve bu çalışmayı destekleyeceği için nüzul ortamının sosyal, fikri, iktisadi, siyasi şartları bilinmelidir.
A) Esbâb-ı nüzul rivayetlerinin yeniden değerlendirilmesi gerekir;
1) esbâb-ı nüzul’e olan ihtiyacın sınırlarını belirleyen ilkeler konmalı
a) genel ilkeler kapsamında söylersek bütün esbâb-ı nüzul rivayetlerini ihata etmek mümkün olmadığına göre, Kur’an’ı bir bütün içinde zahirinden anlamaya çalışmak
b) özel ilkeler ki asıl belirleyici olanlardır. Birinci ilke olarak sebeb-i nüzulü bilmenin muktezây-ı hâli (durumun gerektirdiğini) bilme zarureti. İkinci olarak, sebeb-i nüzulü bilmemenin zahir nassları mücmel nassa dönüştürme şüphesinin bulunması. Üçüncü ilke ki bu ikisini kapsayarak dinleyici-nin/okuyucunun manayı yakalamak için bir bekleyiş içinde olması durumu.
2) esbâb-ı nüzul rivayetlerinin hadis usûlü açısından tenkidi yapılmalı, esbâb-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken hadis metodolojisinden yararlanılarak yapılacak tenkit senet-metin bütünlüğü içinde ele alınmalıdır.
3) Rivayetler tasnif edilmeli. esbâb-ı nüzul rivayetleri ve tefsir için esbâb-ı nüzul rivayetleri şek-linde olmalıdır. esbâb-ı nüzul rivayetleri sahabenin re’y ve ictihadını içermez, metin ve senet bakı-mından müsned-merfudur, sebep ifade etmede nass olan sıygaları vardır. Tefsir için esbâb-ı nüzul rivayetleri ise Hz. Peygamber’in sahabe ve tabiîunun, müfessirlerin yaptıkları nüzul değerlendirme-leridir. Bunlar sebep ifade etmede nass olan rivayet kesinliğinde anlama alındıklarından bazı prob-lemler ortaya çıkmıştır. Bu iki rivayet çeşidinden birinin seçilmesi değil, ikisinin de ayrı ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Hatırlanması gerekenin de aslolanın metin (lafız) olduğudur.
B) Kur’an-ı Kerim’in bütünlüğünün dikkate alınması gerekir. Bütün olarak Kur’an-ı Kerim kav-ramını oluştururuz ve bu Kur’ani cümleler ile oluşan bütünlük, tarihi bütünlük, siyak-sibak bütünlüğü, Kur’ani cümleler ve sureler arasındaki bütünlük, surelerin dahili bütünlüğü, teşriî bütünlük kav-ramlarını içine alır. Yani Kur’an’ı salt parçalarının toplamına indirgemek yerine, birleşik bir bütün, topyekün bir gestalt olarak kavranmalıdır, demektir. Kur’an’ın indirilişine dikkat edilirse, parça parça nazil olmasına rağmen bu iniş sırasına göre tertibi yapılmadı, nüzul bakımından önce olan tertip sırasında geriye kalabildi, Mekki surelerde Medeni ayetler, Medeni surelerde Mekki ayetler buluna-bildi, bunların hepsi bütün olarak Kur’an’ın tahakkukundan başka bir şey değildir.
C) Siyak-sibak göz önünde bulundurulmalıdır. Günümüz Türkçesinde bağlam-kontekst sözcük-leri kullanılmaktadır. Bir metni değerlendirirken dilin insan üzerindeki etkisi, ifade şekli, tarzı, sözün gelişi, başı ve sonu ile uygunluğu, tutarlılığı, sözlerin uygun bir biçimde birbirini takip etmesi olarak görülür. İnsan bunlara yaratılıştan gelen bir yetenekle dikkat eder.
D) Esbâb-ı nüzul ve Tarihîlik kavramı üzerinde mutlaka durulmalıdır. Çünkü Kur’an, tarih ve ta-rihîliği geçmişi, yaşanılan zamanı ve geleceği ile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarak görmektedir. Hz. Âdem’le başlayan insanın varlığının hep aynı fenomenler çevresinde olduğunu görmekteyiz. İşte nüzul ortamı insanı, kendi hareketleri arasında bir seçme yapmayı sağlamak için Kur’ani değer duygusuna yöneldi. Kur’an’ın ilk muhatabı olan insanların yapıp ettikleri esbâb-ı nüzul olabilmektedir. Ve bu yapıp etmeler tarihteki yerlerini alırlar. Kaybolup gitmezler. Bugünden düne, dünden yarına bir bağ kurarlar. Bütün bu yapıp etmeler insanın dışındaki faktörler tarafından da yönetilirler. İşte esbâb-ı nüzul mekan-zaman içindeki vuku bulması, sahih rivayetle bize ulaşmış olması sebebiyle tarihidir. Nüzul ortamında cereyan eden hadiselerin karşılığı olarak tarihi olanın varlık biçimidir. esbâb-ı nüzul, tarihi koşulluk ifade etmez. Tefsir için esbâb-ı nüzul ise düşünülmüş tarih olarak değerlendirilebilir.
AYSUN ÖZSUNAR / YÜKSEK LİSANS
KUR’AN VE BAĞLAM
KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ
• İnsanoğlu varolduğundan beri kendisi, yaşamı ve içinde bulunduğu evren hakkında hep sorular sorarak kendini gerçekleştirme sürecine girmiş ve bu sorulara cevaplar aramıştır. İşte bu evrede Yüce Allah peygamber vasıtasıyla ve vahiy yoluyla tebliğler indirerek bu sorulara cevap vermiştir. Kur’an-Kerim bu bağlamda etkinliğini kıyamete kadar sürdürecek en son vahiydir . Bu bağlamda da insan sorularına ve problemlerine Kur’an çerçevesinde çözüm aramak durumundadır.
• Kur’an-ı Kerimi anlamak noktasında Esbab-ı Nuzul ilmi önemli bir bilgi kaynağıdır. Bu ilim, Kur’an-ı Kerimi pasif bir düşünce metni biçimi olmaktan çıkarıp, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak etkin bir gerçekliğe ve insanlığa yol gösterecek hidayet rehberine dönüştürmüştür.
• Esabab-ı Nuzul bilgisi, Kur’an-ı Kerim’in nuzul ortamının temel unsurudur.Sahabe nuzul ortamında bizzat yaşamış, o ortamın olaylarının içinde bulunmuş ve olayların meydana geliş sebeblerine yani Kur’an-ı Kerim tarihine bizzat tanıklık etmiş ve kendinden sonraki nesillere aktarılmasına büyük çabalar göstermişlerdir.Sahabe, tabiun ve tebe-i tabiin olan müfessirler Kur’an-ı özellikle esbab-ı nuzul ile tefsir etmişler.Başlangıçta tefsir ilmini esbabı nuzulu bilmek ile eş tutmuş ‘Tefsir ilmi esbab-ı nuzulu bilmekten ibarettir’ denilmiştir.
•Nübüvvet döneminde, sahabeler nuzulu bizzat yaşadıklarından, peygamber veya peygamber eğitiminden geçen ilk muallimler hayatta olduğundan, lisan selikası denilen düzgün konuşma alışkanlıklarını koruduklarından gelen mesajı rahatlıkla anlayabilmekte veya anlamadığı durumlarda direkt ilk kaynaklara sorarak öğrendiklerinden ilk dönemde Kur’an-ı Kerim karıştırılabilir endişesiyle telif hareketine sıcak bakmamışlardır.
•Nübüvvet döneminde sahabe Kuran-ı Kerim’i ilim ve amel yönleri ile birlikte öğrenme ve yaşama ilkesi üzerinde durmuş, esbab-ı nuzul bilgisi sahabeye, müşahade ettikleri ortamda insani etki-tepkilerin sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümleri sebeblere bağlama yeteneğini ve salahiyetini kazandırmıştır. Yani Kur’an ilmini onu hayata tatbik etme usulu ile birlikte öğrenmişlerdir. Bu yüzden Kur’an-ı anlamayı bu bilgiye sahip olmakla eşdeğer görmüşlerdir. Buna karşılık sahabe her ayetin nuzul sebebini bilme ve tefsir edebilme gibi bir iddalarıda olmamıştır. Kendilerine bu konuda yöneltilen sorulara ‘bilmiyorum ‘diye cevap vermeleri bunu ifade eder.
AYSUN ÖZSUNAR / YÜKSEK LİSANS
KUR’AN VE BAĞLAM
KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA ESBAB-I NÜZUL’ÜN ROLÜ 2
•Esbab-ı Nuzul ilmi nakli ilimleridir.Okuma yazma bilen sahabelerin sayısı çok olmadığından öğretim ‘talim’ yoluyla sözlü olarak aktarılmıştır. Esbab-ı nuzul rivayetlerinde sahabe nakli ve tabiun nakli öne çıkar.Sahabe nakli merfudur.Sened ve metin sahihdir.Tabiun nakli ise mürsel olup aranan şartlar; senedin ve metnin sahih olması,rivayeti destekleyen bir başka tabii rivayeti, ravinin tefsir imamlarından olması (Mücahid,İkrime,Said b.Cübeyir gibi),ve ilmi doğrudan bilginin sahibinden almış olması sayılır.
• Hadis mecmualarında, tefsir ve tarih kitaplarında geçen rivayet cümlesi kalıbı ile sebebi nuzulun kavramı arasında bir bağ vardır ve bu önemlidir. Bu kavrama girmeyen rivayetler sebebi nuzul rivayeti sayılmaz. Rivayet sigaları; sebeb ifade etmede nass olan rivayetler, sebeb ifade etmede nass olmayan rivayetler olmak üzere iki başlık altında incelenir.
• Esbab-ı nuzul rivayetlerinde ihtilaflar edilmiştir. Bazıları her ayete bir sebeb arama çabasına girişmiş,bunun sonucunda da mezhep hareketleri,israliyat,uydurma rivayetler esbab-ı nuzule dahil edilmiştir.Böylece bu haberlerle uğraşanlar Kur’an’ın hedefine ulaşamadan tutarsız,dayanaksız,değersiz şeylerle uğraşıp zaman kaybı ve bilgi kirliliğine yol açmışlardır.
• Esbab-ı Nuzul rivayetleri çeşitli açılardan tasnife tutulmuştur. Bunlar, esbab-ı nuzul rivayetlerini ‘vurudu itibariyle’tasnif etmek, hadis usulu kriterleri uygulanarak yapılan tasnif,Şeyh Veliyullah Dihlevi’nin tasnifi,Tahir b.Aşur’un senedi sahih olan esbab-ı nuzul rivayetlerinin beş kısma ayrılması,rivayetlerin nevileri açısından tasnifi, esbab-ı nuzul rivayetleri sayılır.
• Esbab-ı Nuzul ilmininde kendine has problemleri vardır. Rivayetlerin tasnif edilirken söz konusu olan taaddüt ve taahhüt meselesi,nuzule sebeb olan hadise dolayısıyla inen ayetin bu hadiseye hasmı olduğu,yoksa umumu olacağı konusu en önemli problemlerindendir.
• Esbab-ı nuzul ilmi hikmet-i teşriiye, tenasüb-insicam ve mübhematu’l Kur’an ilmi gibi disiplenlerle iç içedir.Hikmet-i teşriiye ilmine teşri felsefesi de denir.Hükümlerin teşri buyrulmasında etken olan hikmetin sebeplerini, hakikatını arayan bir ilimdir.Yani bir mesele hakkındaki şer’i hüküm ile amaçlanan maddi ve manevi fayda kamu yararı (maslahatı), sosyal menfaatler o hükmün şeri hikmetleridir.Tenasüb ve insicam ilmi Kur’an-ı Kerim’in cüzlerinin (parçalarının) tertibindeki illetleri bildiren bir ilimdir.Mübhematu’l Kur’an ilmi ise Kur’an Kerim’de anlaşılması açık ve belirli olmayan bazı kelimeleri açıklamayı konu edinen ilimdir.
• SONUÇ OLARAK; Kur’an-ı Kerimi anlama çabasında esbab-ı nuzul rolu çok önemlidir.Kur’an-ı Kerim’in indiği ortamı tanıyıp, o döneme tarihi açıdan bakıp yorumlayarak Kur’an-ı Kerim’in yüce değerlerini günümüze taşıyarak ,geleceğede ışık tutarak insanlığa önemli katkılar sağlayabiliriz.
TEFSİR RİVAYETLERİNE GÖRE NÜZUL ORTAMI 2
12912778
RUKİYE ÖZTÜRK
Birinci Kitap
• Emin el Huli’ nin de dediği gibi ‘ Ayetin sebebi nüzulü işte bu hadisedir ’ demeden önce ciddi bir araştırma yapmanın şarttır ve hükmü vermeden önce epeyce düşünmek gerekir. Yani esbab-ı nüzul hakkında akla göre tasarım yapmak doğru değildir.
• Bu alanda çalışmak için esbab-ı nüzul ilmine vakanın tespit ve tenkitine yönelmek şarttır.
• Kur’an ilimlerinin doğuşuna sebep olarak hem Hz. Muhammed döneminde hem de ashab döneminde Kur’an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır. Çünkü kendileri bizzat ilk muallimden mesajı alabiliyorlardı ancak sonraki yıllarda ise Kur’an-ı Kerim’in üzerinde düşünülmesi, anlaşılması ve açıklanması gerekliliğinin ortaya çıkması diyebiliriz.
• Bu alanda Taberi, Lahmi, Zerkeşi, Ali b. İsa er- Rumani, Satıbi temel alınabilecek değerli âlimlerdir.
• Esbab-ı Nüzul ilminin tanımıyla ilgili âlimlerin tanımlarından yola çıkarak anladığım ise şöyledir: İnen ayetler vahyin geldiği zamanla, mekânla, kişilerle, yaşam şartlarıyla hatta kültürle bile iletişim halindedir. Bu durum Kafiyeci’ nin de dediği gibi Nüzul’ün sebebi Kur’an’ın iniş sebebidir, anlamına gelir.
• Nüzul sebebi yalnızca işitme veya görme yoluyla idrak edilmiş sahabiden gelen rivayetlerdir. Hatta bu rivayetler Hz. Peygamber’den gibi sayılır ve hükmen yülseltilmiştir.
• Esbab-ı Nüzul açıklamaları net olarak yapılsa da okuya kişinin karışıklık yaşaması muhtemeldir. Bu nedenle rivayetlerin tasnif edilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Rivayetlerin bir kısmı sebebe binaen ve bir kısmı da bir sebebe mebni olmaksızın olmak üzere ikiye ayılmıştır.
• Eğer bir ayet için çeşitli sebepler öne sürülürse hadis usulü kriterlerine göre tercih yapılır. Şah Veliyyullah Dihlevi ve Tahir b. Aşur’un tasnifleri bu bağlamda kabül görmüştür. İhtilaflar ise olumsuz sonuçlar doğurmuştur.
• Esbab-ı Nüzul’de taaddüt meselesinin ortaya çıkış sebebi: Bazı olaylarla ilgili iki sahih rivayet arasında tercih için neden bulunamamasıdır. İşte bu gibi durumlarda yani birçok nüzul sebebi dolayısıyla bir ayet nüzul olmuş ise ‘ sebebin taaddütü ’ denmektedir. Burada önemli olan ise sebep ile hadiselerinin zaman bakından yakın olması gerektiğidir. Ayrıca bir sebep için iki ayetin nazil olması da mümkündür.
• Hükmün veya nüzulün taahhürü de yine mümkündür. Zerkeşi ve Suyuti bu meseleden bahseder. Bergavi ve İbn’l Hasar da bu görüşe delil ayet nakletmişlerdir.
• Yalnızca esbab-ı nüzul rivayetleri Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında bir araç olarak kabül edilmelidir. Nüzule sebep olan soru ve hadiseyi bir tasnif vasıtası olarak almak sorun çıkarabilir.
• Müslümanlıkla ilgili birçok şer’i hükmün hikmetlerini araştırmak ve bu alanda görüşler ileriye sürmek caizdir. Bundan yola çıkılarak esbab-ı nüzulle ilgili ilimler oluşturulmuştur.
( İkinci Bölüm)
• ‘ al- Hadisül Musned konusu esbab-ı nüzul açısından ele alındığında çoğu konunun açıklanmaya muhtaç kalması, ayetlerin iniş sebebinin tayini durumunun sonradan sorunlar ortaya çıkarması, senetsiz rivayetler, rivayetlerin tasnifinde usule riayet etmeme, rivayet kalıplarında hassasiyetin minimum seviyeye indirilmesi esbab-ı nüzulü Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında ışık tutması gerekirken yarım bırakmıştır.
• Bunlara ek olarak ayetlerin umumi mi yoksa hususi mi olduğu konusundaki ayrılıklar, hatalar, taaddüt ve taahhürdeki görüş ayrılıkları perçinlemiştir. Belki de tarih biliminden yararlanma daha üst düzeyde tutulabilseydi ihtilaflar azalırdı.
• Öte yandan her insan Kur’an’ı ancak anlayış kabiliyetinin ve zihin çerçevesinin izin verdiği ölçüde anlayabilir. Tamamıyla anlayabilmek ise Sehl b. Abdullah’ın da dediği gibi imkânsızdır.
• Rivayetler nakledilirken şahsa aşırı vurgu yapmak, kritiğe ve tasnife tabi tutmamak Kur’an ayetlerindeki hakikatleri yakalama imkânına engel teşkil eder. İlerleyen süreçte ise mezhep hareketlerinde bu durum mezhebi fikirleri Kur’an-ı Kerim’ e uygulamaya kadar uzanabilir.
( Üçüncü Bölüm)
• Kur’an’ı anlamak için nüzul dönemi insanların yaşamlarındaki tüm koşulları bilmek, bunları bilmek içinse sebeb-i nüzul rivayetlerini doğru anlamak, algılamak gerekir.
• Esbab-ı Nüzul’un sınırlarını çizerken öncelikle nüzul dönemi rivayetlerindeki sebeplerin tamamını kavrayıp zihne doldurmamız imkânsızdır ancak Kur’an-ı Kerim’i anlamanın da esbab-ı nüzulsüz olamayacağını kabül etmek gerekir. Bu durum kitabımızda verilen örneklerle ( 191- 196 ) ispatlıdır.
• Farklı müfessirler yukarıda belirtilen yöntemleri kullanıp, değişik sebeb-i nüzullerle tefsir edebilirler. Bu insanın fıtratından gelen özelliği kullanması sonucu oluşur. Kur’an da zaten una imkân verir.
• Kur’an’ı anlamaya çalışırken ona ait tüm parçaları ( sure, tarihi, anlatım biçimi ) bir arada almak gerekir. Ayrı ayrı değerlendirme çabaları yanlış yollara sevk edebilir.
• Kur’an-ı Kerim’de tüm yaratılanlar arasında en büyük önem insandadır ve esas olarak onun kurtuluşu ile ilgilenilmektedir.
• Örneklerden anlaşıldığına göre ( 209–210 ) Kur’an parça halinde indirilmeden ve sebebi nüzulün oluşumundan önce parçaların yerleri planlıydı. Zaten incelendiğinde parça parça nazil olan her bir ayetin önce veya sonra bir çerçeveye yerleştirildiğini görmek mümkündür.
• Ayetlerin anlatım biçimini ve tarihsel durumunu dikkate almak da iniş sebebini anlam da yararlı ve gereklidir.
• Tarihsellik kavramı olanın biçimi, zamanla bağı, dönemsel koşullarla bağı yönleriyle bu işe dâhil edilebilir. Ancak kavramın yoğun ve bulanık anlamlarına bir de Türkçe’deki sapmaları ekleyecek olursak mesele içinden çıkılmaz bir vaziyet alabilir. Bu nedenle ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır.
• Sonuç olarak;
► Tüm Kur’an ilimlerinin ortak amacı : ‘ Kur’an’ı doğru anlamak, algılamak ve açıklamaktır. ’
►Esbab-ı Nüzul eserleri Kur’an anlamadaki faydalarına ek olarak nüzul çağının sosyal, iktisadi ve siyasi yapısının yazılı kaydıdır.
►Esbab-ı Nüzul ancak sahih nakil ile idrak edilebilir.
►Rivayetlerin yararının aksine karmaşaya sebep olmaması için tasnifi şarttır.
►Her ayette nüzul sebebi arama çabası, tek bir sebebe bağlı kalma ya da nüzuldeki olaya takılıp kalma yorum zenginliğinin önünde engel oluşturur.
►Esbab-ı Nüzul Kur’an-ı Kerim’in sadece bir düşünce biçimi değil gerçek hayatta rehber olduğunun ispatıdır.
Yorum Gönder