Lütfen! Aşağıda paylaşılan bütün içerikler ders malzemesidir. Ticari amaç taşımamaktadır. Telif haklarına saygı gereği bu içerik asla kayıt edilmemeli ve kopyalanmamalıdır.
Medine Sözleşmesine aykırı davranarak Müslümanların aleyhine müşriklere yardım eden Beni Kurayza'nın, Beni Nadir'in sürgün edilmesi gibi bir karşılıkla değil de, bir kısmının idam ile cezalandırılması savaş hukukunda şu an bile yadırgamayacağımız bir uygulamadır. Çünkü keyfi bir cezalandırma olmayıp, ölüm kalım mücadelesi verilen savunma savaşı yapılan bir ortamda, kendileriyle muahede yapılan ve kendilerinin dost bilindiği Medine Yahudilerinin, düşmanın safına dahil olması ve Müslümanlara karşı savaşması durumu sözkonusudur. Bu durum çok daha nezaketle -bizzat suçluların kendilerine hakem tayin ettirilerek- hatta kendi hukuk sistemlerine göre çözülmüş, barbarca ve keyfi bir şekilde kılıçtan geçirmek gibi bir durum yaşanmamıştır.
Kur'an'daki savaşla ilgili ayetlere baktığımızda, bağlamlarından koparmadan okuduğumuzda hep bir "savunma savaşı"ndan yahut bir birebir misillemeden bahsedilmektedir. Bu ise en son çaredir. Çünkü Hz. Muhammed sadece Müslümanlara değil, tüm insanlara, tüm varlıklara (alemlere) rahmet olarak gönderilmiştir. Nahide Hocanın tahlil ettiği iftiraların yazarı Silas'a bir öldürme girişiminde bulunulsa "sol yanağını" mı çevirecektir? Yoksa kendisini müdafaa mı edecektir? Kaldı ki Corci Zeydanın Tarihinde belirttiği gibi Yahudiler, Saadet asrı gelmeden önce 80.000 köle Hıristiyanı satın alıp kesmişlerdir. Burada 80.000 kişinin keyfi olarak katli Silas'ı rahatsız etmiyor da, -nihai tahlilde sıhhati konusunda sıkıntı olabilen- rivayetlerde en fazla 900 kişinin savaş suçlusu olarak haklı ve hukuki idamı mı rahatsız ediyor? Yani onu adalet mi rahatsız ediyor?
Tarihi yazanların da "çevrelerinin çocuğu" olduğu ve Nahide Hoca'nın alıntıladığı gibi "İnsanlar babalarından çok zamanlarına benzerler" sözü, tarihi yazanların ve aktaranların da insan olması hasebiyle yazdıklarına kendilerinden mutlaka birşey katmalarını da intac eder. Bu sebeple bir olay, zaman, şart ve bağlamından soyutlanarak değerlendirilemez. Nahide Hoca'nın dipnotlarında genelde "ecnebi" isimler gördüğümü belirterek kendisinin bu yazısını sonuç itibariyle desteklediğimi ifade etmek istiyorum..
1 yorum:
Medine Sözleşmesine aykırı davranarak Müslümanların aleyhine müşriklere yardım eden Beni Kurayza'nın, Beni Nadir'in sürgün edilmesi gibi bir karşılıkla değil de, bir kısmının idam ile cezalandırılması savaş hukukunda şu an bile yadırgamayacağımız bir uygulamadır. Çünkü keyfi bir cezalandırma olmayıp, ölüm kalım mücadelesi verilen savunma savaşı yapılan bir ortamda, kendileriyle muahede yapılan ve kendilerinin dost bilindiği Medine Yahudilerinin, düşmanın safına dahil olması ve Müslümanlara karşı savaşması durumu sözkonusudur. Bu durum çok daha nezaketle -bizzat suçluların kendilerine hakem tayin ettirilerek- hatta kendi hukuk sistemlerine göre çözülmüş, barbarca ve keyfi bir şekilde kılıçtan geçirmek gibi bir durum yaşanmamıştır.
Kur'an'daki savaşla ilgili ayetlere baktığımızda, bağlamlarından koparmadan okuduğumuzda hep bir "savunma savaşı"ndan yahut bir birebir misillemeden bahsedilmektedir. Bu ise en son çaredir. Çünkü Hz. Muhammed sadece Müslümanlara değil, tüm insanlara, tüm varlıklara (alemlere) rahmet olarak gönderilmiştir.
Nahide Hocanın tahlil ettiği iftiraların yazarı Silas'a bir öldürme girişiminde bulunulsa "sol yanağını" mı çevirecektir? Yoksa kendisini müdafaa mı edecektir? Kaldı ki Corci Zeydanın Tarihinde belirttiği gibi Yahudiler, Saadet asrı gelmeden önce 80.000 köle Hıristiyanı satın alıp kesmişlerdir. Burada 80.000 kişinin keyfi olarak katli Silas'ı rahatsız etmiyor da, -nihai tahlilde sıhhati konusunda sıkıntı olabilen- rivayetlerde en fazla 900 kişinin savaş suçlusu olarak haklı ve hukuki idamı mı rahatsız ediyor? Yani onu adalet mi rahatsız ediyor?
Tarihi yazanların da "çevrelerinin çocuğu" olduğu ve Nahide Hoca'nın alıntıladığı gibi "İnsanlar babalarından çok zamanlarına benzerler" sözü, tarihi yazanların ve aktaranların da insan olması hasebiyle yazdıklarına kendilerinden mutlaka birşey katmalarını da intac eder. Bu sebeple bir olay, zaman, şart ve bağlamından soyutlanarak değerlendirilemez.
Nahide Hoca'nın dipnotlarında genelde "ecnebi" isimler gördüğümü belirterek kendisinin bu yazısını sonuç itibariyle desteklediğimi ifade etmek istiyorum..
Yorum Gönder